3 Ocak 2012 Salı

Düş peşindeyim, Düş peşime

              İnsanın birden çok hedefi olması insana biraz garip hissettiriyor, bir hayalperestmiş gibi. İnsanlar genelde bir hedef seçer ve üstüne gider yada –bana göre- boşbeleş insan kategorisinde kendilerini mutlu hissederler ama ben bu iki grup arasında değilim. Benim hepsinde ciddi olduğum birden çok hayalim var. Hayallerimin peşinde koşmamı tetikleyen animelerin etkisi bu durumda etkili olabilir ama o animelerde bile bir hedef konuluyor genelde. Şu aralar-final dönemi- sıkıldığımdan yada çok fazla oturmam gerektiğinden içim içime sığmıyor bişeyler yapıp meyvelerini yemek istiyorum ama hiç bir meyve belli bir süreç gerektirmeksizin gelmiyor.

              Hayallerimi gerçekleştirme konusunda kararlıyım. Birden çok hayalimin olması beynimin bunlara daha çabuk ulaşmam için birkaç yöntem bulmasına yol açmış sanırım. Mesela hayallerim arasında şuaralar başı çeken, web tasarım ve programlama ile yurtdışında okuma isteğimi beynim, yurtdışında web tasarım şeklinde birleştirmiş. Ayrıca sosyal hizmet okumama rağmen, masa başı bir işe tabiî olmama isteğimi beynim akademisyen olma ile çözdü (çocukluğumdan beri ilkokul öğretmenim Daimi Erdoğan’a hayranlığım vardır. Gönlümün bir yanında hep öğretmenlik yatar). Ayrıca seyyah olmak istememin ilk adımını olarak bir yurtdışı gezisi olarak görürüm buda yurtdışında okumakla çözülüyor. Anime websitesi ile ilgili 2 projemi de web tasarım ve yazılımı öğrenerek çözmüş olacağım.

                Aslında, yeni fark ettim, hayal bile kurarken beyin kendi örüntüsünü yapıyor. Ayrıca yeni bir fikre çok kolay atlayan biriyim ve bir hedefe doğru giderken, karşıma çıkan yeni fikirlere hemen kapılıyorum. Bunları gerçekleştirmeye çalışırken olası zamanı kısaltmak için beynim alternatif çözümler yaratıyor. Böylelikle hayalperest olmuyorsunuz.

               Şuan büyük bir kumar oynuyormuşum gibi geliyor ama Mark Twain’in dediği gibi;

“Bundan 20 sene sonra, yaptığımız şeylerden çok yapmadıklarımız için pişmanlık duyacağız”






Dipnot: Bu yazıyı bir garcia etkisi yaratamadan bloğa koyacağımı düşünüyordum ama sanırım 3. Parağrafta bir garcia etkisi yaparatabilmişim.
 

15 Eylül 2010 Çarşamba

Fransız "Sömürgesi" Beyefendisi

Öncelikle söylemek istiyorum çok isteksiz girdim posta.Taslagı sildim yanlıslıkla...CTRL+Z yapınca tum yazı silindi bu google da boşlugu bulur bulmaz taslagı kaydedince bizim yazı havaya gitti.

Asıl konuya gelecek olursakki  yazımın başını unuttugumdan az önce yaşadıklarımla baglantılı bi giriş yapacığımı ön görüyorum ama hatırladıgın kadarıyla başı facebook account'umun içine etmem ile alakalı olduğu için içim rahat.Son iletimde oldugu gibi "Son zamanlarda çok küfrettim amq.Kusura bakmayın" Harbiden bakmayın.Normalde neredeyse hiç etmem.Zırt pırt dedigim gibi bademcik ameliyatı oldum ben.The bademciksiz-kun oldum yanı(özge styla). Çok acı veriyordu ve genelde kullandıgım klasik 2 şarkı sözü olan "aq kariyerin,evimdeyim" ve "sokmuşum huzuruna,onuru yok düşünmenin" harici küfürler etmeye başladım."Nan bukadar da iyi olamaz biri diyeceksiniz ama şahitlerimde var.Ahanda ss'ler!!!

Fatih Taşkıran'ın yorumuna dikkat vedee 2. screenshot

 

Ha bu benim küfür bilmedigim anlamına gelmiyor tabi o ayrı.Sadece çok nadir ederim.

Neyse ben konuyu bukadar uzatmamıştım ordan bademcik amelıyatına geçmiştim.Bademcik ameliyatından sonra kendımı bi konuda daha ıslah ettim.Bu ıslaha "Büyük konuşma ama büyük lokmada yeme" ıslahı adını verdim.Şimdi bi satır aşşagı bi foto çakacağım ardından anlatmaya devam...


Tamam fazla hakarete gerek yok.Arkadasşımmmm...Kendine dur de artık aaa ayıp yha koyduguma pişman ettin ha...
Tamam o yaratık benim.Kabul ediyorum ama yüze vurma beah.Ah bide siz fotoya atılan yorumları görseniz ooo...

Kocaman bi agzım var ve lisedeyken ağız hacmim üzerine girilen tüm bahisleri kazandım.Gururlada söylerim hani... Normalde de büyük lokmalarla yemek yerim.Küçükkende yanaklarıma sıkıştırırmışım hep zaten yemekleri.Bademcik ameliyatı oldugumdan beri hayat ızdıraba dönüştü.Bırakın büyük lokmayı lokma alamıyordum.Yutkunamıyordum beah.Şu aralar seri olmasada yutkunma fonksiyonum geri döndü ama hep ufak yudum/lokmalar.Bu iyi bişi bence. Hani bi ciddi yemekte kendini tutmama durumuna karşın çok iyi hatta.Ufak ufak güzel güzel.Artık büyük lokmada yemiyorum.Beyefendiligime beyendilik kattım okadar yani.

Gelelim 2. belkide 3. noktaya.Efenim artık daha narin dokunuşlar yapabiliyorum.Daha narin dokunuşlar yapabilmekteyim.Nedenini sorarsanız.Bademcik ameliyatı oldum ben :) Ne alaka mı? alın size alaka.Normal etkiler dışında bu amelıyatın 2 etkisi oldu birincisi digital kamera ikincisi bir 5230 nokia telefon.Hayır hava atmak için demiyorum sadece dokunmatik diye söylüyorum.Annem aldı ve hayatımın ilk hafıza kartlı ve dokunmatık telefonu.

Gelelim kattıgı narinlige.Efenim bu telefonlar çok kırılgan.Azıcık hiddetlensen akıtıyor likitini ekrandan dışarı.Seni teknik servislerde süründürüyor.Bizde çok düşük başınç ile parmak uçlarımızı kullanmayı ögreniyoruz.Halen tam alışamadıgımdan yanında verdikleri acayıp bileklık ucu benzeri kalemi kullanmaktayım.Olsun yinede bi narinleştim bir kibarlaştım anlatamam.Herkese şiddetle tavsiye ederim.Yok yok etmem şiddetsiz tavsiye ederim nede olsa narinleştik artıkın.

Sonuç olarak;pek fazla küfretmesemde ediyorum...Küçük lokmaların yanında büyük lokmalarda alıyorum...Narinleşşemde hiddetlenebiliyorum...
Beyefendilikte nirvana olan "Fransız Beyefendisi" degilim yani.Ben olsam olsam Fransız "sömürgesi" Beyefendisi olurum.

Şu aralar ıslahtayım.
Islah olup disipline girmek beni mutlu eder...
Disipline girip daha iyi biri olmak beni mutlu eder...
Daha iyi biri olup daha iyi bi konuma gelmek beni mutlu eder..
Daha iyi bi konuma kendi disiplinimle gelmek beni mutlu eder...
.......
....
...
...
..
..
..

Mutluluklar...

11 Eylül 2010 Cumartesi

Al Sana İlk Post

Bu blogu bayagı öncesinde açtım  fakat bir türlü ilk postu yazamadım.Başlasam devamı gelir ama başlayamıyorum nan!

Bugün bayramın 3. günü  oldu.Kısmed oldu yaniyazmaya kısmed oldu.Sonunda bir malzeme buldum.Kuzenim Ahmed bizde kaldı dün.Bu posta başlamadan az önce yolculadım ve yolcularkenki klasik bayat espirilerimi yaptım."Yürü git lan!" Bi daha burda görmeyeyim seni" gibi şeyler.Bi' asosyalden fazla bir şey beklememek lazım degil mi? neyse "tamam gidiyoz falan derken ayakkabıyı giydi ve diger teyzeme gitti.

Ardından kapı çaldı.Halbuki annemde gelmişti.Kimdi ki acaba? bizim kapının pek çalması hayra alamet degildir de... Aklıma ahmed gelmiştir dedim.Bişiyi almak için dönmüştür.Bir seviç bir mutluluk anlatamam.Nie geldin nan! diye espiri devamı yapacaktım. Görmeyeyim demedim mi nan! falanda diyecektim hem.

AMA OLMADI LANET GİRSİN!!!!!!!!!!

Üst komşuymuş.Davet ettim içeri girdi.Sonra ne oldu biliyor musunuz? bidaha çaldı evet,evet kesinlikle ahmeddi.

Yine olmadı!!!!

Bu sefer üst komsunun karısıydı.Elindeki künefeye bile sevinemedim biliyor musunuz? tamam peynirli degildi ama ben yinede severim künefenin her türlüsünü ama sevinemedim ahmed olmalıydı kapı.Bir daha zil çaldı...Tanrı duymuş sesimi Yollamıştı ahmedi.

ama yine olmadı....

Artık sinirlenemiyordum bile nan...Şeker toplayan çocuklar.Bayramın 3. günü toplanır mı nan.Ticarete mi döktüler acaba diye düşünürken verdim şekerleri.aralardında gözüme çarpmayan minigide "Abi biz 3 kişiyik" diyen veled sayesinde fark ettim.Onada verdim yolculadım.Çok geçmedi bilgisayardaki laptoba oturur oturmaz. Kapı bidaha çaldı.Annem bile şaşıyordu artık.Kim bu oğlum diye içerden seslendi.Bilmiyorum işareti ile savurdum.Ama biliyordum.Çünkü ahmed gelmişti.O edayla açtım kapıyı VEEEEEEEEEEE.....

Teyzemler.Eniştemle birlikte bayram ziyaretine geldiler.Çünkü annem dün nöbetçiydi ve bugun geldiler.Teyzemi görüp yüz asamam tabi.Tek güzelcene karşıladıgım teyzemdi aralarından ama yinede

*postiçinresimarakenarayasıkıştırdığımedit*

Birdaha çaldı resimleride bulmuştum halbuki postalıyacaktım bloga yazıyı ama kalktım hiç bir umut beslemeden kapıyı açtım.Busefer karşı komşu bayram ziyaretine gelmişti.Onlarıda güzel kaşıladım.Biraz ter kokuyordum ama olsun güleryüz en önemlisi. Seviyordum yeni karlı komşumuzu yha. İyi insanlar.Postu biraz uzattılar ama çok sıkılmamışsındır umarım :)

*postiçinresimarakenarayasıkıştırdığımedit*

Ahmed'in gelmemesinden nefret ediyorum..
.Kapıya gelenlerden nefret ediyorum...
Zile basanlardan ve kapı zilinden nefret ediyorum..
.Apartmana girş için başka hiç bir ev yokmuşcasına herzaman bizim zile basan site bekçisinden nefret ediyorum..
.Sitemden nefret ediyorum...
Mahallemden...
.....
...
..
.
.
.
.
.

Garcia etkisi